TOPLUM DESTEKLİ POLİSLİK NEDİR
Toplum destekli polislik, insanı en yüce değer olarak kabul eden,
toplumun hizmetinde olmayı ve vatandaş memnuniyetini temel hedef olarak
gören, halktan aldığı destekle toplum düzenini bozan tüm
olumsuzluklarla, mücadeleyi amaçlayan çağdaş demokratik bir polislik
anlayışıdır.
Bu Genel Prensipler Çerçevesinde,
Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğümüz;
- Güvenlik hizmetlerinin, halkın katılım ve desteğini sağlamak suretiyle etkin ve hızlı bir şekilde yürütülmesini,
- Vatandaş-polis ilişkilerinin geliştirilmesini,
- Suçla mücadelenin güçlendirilmesini,
- Polislik hizmetlerinin yürütülmesinde çağdaş uygulamaların yaşama geçirilmesini sağlamayı,
- Polis ile halk arasında ilişkiyi güçlendirmeyi,
- Toplumda ortaya çıkan problemlerin altında yatan nedenleri bulmaya çalışmayı,
- Suçla etkin bir mücadele sağlanmasını ve bütün bunların neticesinde
de sosyal alandaki yaşam kalitesini arttırmayı amaçlar ve bu doğrultuda
çıkan engelleri ve sebeplerini tespit etmeye çalışır ve çözüm yolları
üretir.
YEREL YÖNETİMLERLE KOORDİNASYON VE İŞBİRLİĞİ
Suçların önlenmesi ve güvenlik hizmetlerinin etkin bir şekilde
yürütülmesi açısından çevresel koşulların iyileştirilmesi en başta
gelen önlemler arasında yer almaktadır. Düzenli bir çevrenin ve yerleşim
yapısının suçluluk üzerinde azaltıcı yönde etkili olduğu
bilinmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde çevre kirliliği, duvarlara
yazı yazılması, atıkların insanların yoğun olarak bulunduğu veya
geçtiği yerlere bırakılması gibi sorunlar suçluluk üzerinde artırıcı
yönde etkili olan unsurlar olarak kabul edilmektedir.
Güvenlik olgusu çevre düzenlemesi ve mimari oluşumlar ile
doğrudan irtibatlı bulunmaktadır. Çevresel koşulların etkisiyle
kişilerde görülmeye başlanan kişisel güvensizlik algılamasının izleri
azaltılmalıdır. Suç ve çevre ilişkisi Toplum Destekli Polislik
Hizmetleri kapsamında ele alınması gereken önemli konular arasında yer
almaktadır. Bu konuda görevli personel bilgilendirilmeli ve suçluluğa
zemin hazırlayan olumsuz çevrenin düzeltilmesi için ilgili yerel
yönetimlerle işbirliği yapılmalıdır. Toplumda, toplumsal kontrol ve
güvenlik duygusunu geliştirmek bakımından kent plânlamasında bu
konuların dikkate alınması bakımından güvenlik olgusunun mimarî tasarım
çalışmalarında önemli bir etken olarak göz önünde bulundurulması
gerekmektedir.
Kötü tasarlanan bir iskân politikası, iyi çevrenin
kaybolmasına yol açar, gerilim ve güvensiz bir iklim yaratır, bozulmuş
bir kolektif yaşama neden olur ve suçlarda artışlara yol açar. Plansız
ve çarpık kentleşme sonucu oluşan mahallelerde iyi bir çevre
düzenlemesinden yoksun sitelerde yaşayanlar arasında ümitsizlik,
yalnızlık duygusunu artırır ve şiddet oluşumuna zemin hazırlar. Yerel
yönetimlerce kabul edilmesi gereken bu gerçekten hareketle; suçlar ve
suçlular yönüyle elverişli ortamların azaltılmasında planlı kentleşmenin
önemi büyüktür. Yerleşim yerlerinin düzeni bakımından çevrenin önemli
bir rolü bulunmaktadır. Düzenli bir şehir plânlaması, bireyselliğin
açıklanabildiği, ait olma duygusunun var olduğu ve sakinlerin
yaşamaktan gurur duyduğu çevreye yönelik teşvik edici olmalıdır.
Belediyelerce yerleşim alanlarına ilişkin coğrafi bilgi
sistemleri oluşturulmalı, sorumluluk alanında yer alan yerleşim
alanlarının bilgi bankaları dijital hâle getirilmelidir. İyi bir hizmet
sunulması bakımından hizmet götürülen yerleşim yerlerinin yapısını
analiz etmek ve bu analiz sonuçlarına göre politikalar hayata geçirmek,
kaliteli bir güvenlik hizmeti sunmak bakımından da kaçınılmazdır.
Bu bakımdan yerel yönetimlerin üstlendikleri görevler ülkemizde
de büyük öneme sahiptir. Özel zabıta kuvveti bulunan ve yaptırım
uygulama yetkisi olan kurumlar olarak belediyelerin, güvenlik
hizmetlerine ilişkin alınan kararlara katılımını sağlamak, bunun
yanında belediyelerin görev alanlarına ilişkin kabahatler ve suçların
önlenmesi çerçevesinde yapacakları çalışmaları belirlemek en başta
gelen tedbirlerdir.
Toplu taşıma, çevre düzenlemesi, kent planlamasının güvenlik
odaklı yapılması, eğitim alanlarına yönelik çevresel düzenlemeler ve
tedbirler ile halka yönelik geliştirilecek diğer uygulama odaklı
hizmetlerin yaşama geçirilmesi en başta önem taşıyan konulardır.
Sosyal, kültürel, sportif etkinliklerin düzenleneceği alanlar
arttırılmalı ve bu yerleri (oyun alanları, stadyumlar, yüzme havuzları,
halk eğitim merkezleri vb.) halkın kullanabilmesi için gerekli
kolaylıklar sağlanmalıdır.
Bütün bu hizmetler yönüyle belediyeler ile İl Emniyet
Müdürlükleri Toplum Destekli Polislik Hizmet Birimleri arasında etkin,
hızlı ve paylaşımcı bir işbirliğinin sağlanması için mekanizmalar
oluşturulması gereklidir.
Yerel yönetimlerle aktif olarak karşılıklı dayanışma ve işbirliği
yapmaksızın, suçu önleme politikalarının beklenen düzeyde başarıya
ulaşması mümkün görülmemektedir.
Çok Kurumlu Yaklaşım:
Toplum destekli polisliğin temelinde, suç olaylarına bakışta çok
kurumlu yaklaşım anlayışı vardır. Başka bir ifade ile suçları önlemek
veya suçları araştırmak sadece polisin sorumluluğunda değildir. İlgili
tüm kurum ve kuruluşların bu konuda görev üstlenmesi gereklidir. Burada
dikkati çeken husus, bu kurum ve kuruluşların polise yardımcı olmak
amacıyla değil, kendi kurumlarının sorumluluğunda olan işleri tam
olarak yerine getirmesidir.
Örneğin bir şehirde veya bölgede gençlerin suç işleme oranı
yüksek ise, geleneksel polislik anlayışında esas olan suçluların
yakalanıp adalete teslim edilmesidir, ancak toplum destekli polislik
anlayışı çerçevesinde ‘çok kurumlu yaklaşım’; gençlere yönelik kültürel
etkinlikler düzenleme, eğitim düzeyini arttırma, zamanı değerlendirici
uygun mekanlar oluşturma, suç konusunda eğitici ve öğretici yayınlar
yapma, suçluluk konusunda bilimsel çalışmalar yapma gibi farklı
kurumlara da görev yüklemektedir.
Sosyal problemler tek bir nedene bağlı kalınarak açıklanamaz. Suç
gibi sosyal problemlerin ortaya çıkmasında tek bir sebepten ziyade
sebeplerin birlikteliği söz konusudur. Sorunların ve suçların sadece
polisiye önlemler ile çözümlenmesinin mümkün olmaması nedeniyle bu
toplumsal sorunları çözmede çok yönlü genel yaklaşım sergilenmelidir.